MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, düzenlediği basın toplantısında, partisinin af konusunda TBMM Başkanlığı’na sunacağı kanun teklifini paylaşmış, teklifin amacını FETÖ mensubu hakim ve savcıların binlerce kişiyi haksız yere cezalandırması ve büyük mağduriyete sebep olması olarak gösterirken cezaevlerindeki fiziki koşullar ve kapasiteleri aşan doluluk oranlarına da dikkat çekmişti.

BU DÜZENLEMEYE AF DEMEK MÜMKÜN DEĞİL.

MHP’nin af teklifi; teklif kapsamındaki suçlardan hükümlü bulunanların infaz olunacak cezalarının toplamından bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirim yapılması ve bunun sonucunda infazı gereken cezası kalmayan hükümlülerin salıverilmesini konu edinmiştir. Yani aslında AF değil ceza indirimidir.

Diğer yandan özetle “hakkında mahkumiyet verilip de henüz cezası kesinleşmemiş olan tutuklu sanıklar için kanun yolu başvurusuna konu edilen toplam ceza miktarı, davası devam eden tutuklular için iddianamede atılı suça ilişkin sevk maddesinin alt sınırı, soruşturma evresinde yani hakkında henüz dava açılmamış tutuklular için de üzerlerine atılı suçun alt sınırı göz önüne alınarak çekmeleri gereken ceza bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirim yapılmak suretiyle değerlendirilir” şeklinde bir teklif sunulmuş. Bu anlatım sade vatandaşa oldukça karışık geleceğinden konuyu örneklerle açıklarsak;

Örnek 1: Hükümlüler için;

Ahmet yağma (gasp) suçundan 10 yıl, hırsızlık suçundan da 4 yıl olmak üzere iki ayrı mahkemeden toplam 14 yıl hapis cezası aldı ve cezaları kesinleşti. Yine bu suçları 671 sayılı KHK. kapsamında (01.07.2016 tarihinden önce) işlemiş olsun. Normalde bu kişi toplam cezasının yarısını yani 7 yılını infaz edecek. Hatta iyi halli ise 5 yıl hapis yattıktan sonra koşullu salıverilmesine 2 yıl kala denetimli serbestlik kapsamında tahliye olabilecek. Dolayısıyla bu kişinin infaz edilecek cezasının toplamından bir defaya mahsus 5 yıl indirim yapıldığında çekmesi gereken bir ceza kalmıyor, MHP’nin kanun teklifi yasalaşırsa bu kişi cezaevinden derhal tahliye edilecek.

Örnek 2: Tutuklular için;

Ayşe 18.05.2018 tarihinde bir AVM.’de bulunan mağazadan elbise çaldı. Sonra yakalandı ve nitelikli hırsızlık (TCK. 142/1-h) suçundan tutuklandı.Ayşe’nin tutuklanmasına sebep olan niteliki hırsızlık suçu kanun teklifi kapsamına giriyor ve cezası 5 yıldan 10 yıla kadar. Ayşe’ye verilmesi öngörülen cezanın alt sınırı olan 5 yıl esas alındığında infaz rejimine göre çekmesi gereken kısımdan (60 ayın 2/3 si 40 ay) 5 yıl düştükten sonra Ayşe’yi tutuklamanın bir mantığı kalmadığını görüyorsun. MHP’nin kanun teklifi yasalaşırsa Ayşe cezaevinden derhal tahliye edilecek.

ÖNERİM;

Bu düzenleme yerine; “Bu kanun kapsamına giren suçlardan; soruşturma evresinde soruşturmanın ertelenmesine, kovuşturma evresinde kovuşturmanın ertelenmesine, cezası kesinleşenler veya cezasının infazına başlananlar için infazın ertelenmesine karar verilerek bu suçlardan tutuklu ve hükümlü bulunanlar derhal salıverilir. Erteleme kararından itibaren 5 yıl içerisinde kasıtlı suç işleyenler hakkında erteleme kararı geri alınarak soruşturmaya, kovuşturmaya ve infaza aynen devam edilir” denilirse hem adliyelerin iş yükü gerçekten azalır hem de cezaevlerinin doluluğu. Diğer türlü yukarıdaki örnekte Ayşe’yi serbest bıraktığın halde yıllarca davasının görülmeye devam edilmesi pek mantıklı değil.

Neden 19.05.2018 tarihine kadar işlenen suçlar af kapsamında?

Af gibi hassas konuların çok uzatılmaması lazım. Zira kötüniyetli kişilerde oluşabilecek “suç işlesem de nasılsa af çıkacak” düşüncesine prim verilmemesi gerekiyor. Bu nedenle af konusunun gündeme geldiği Mayıs 2018 tarihi mantıklıdır. 19 Mayıs günü ise önemine binaen sembolik olarak seçilmiş.

DÜŞÜNCE GÜZEL, TEKLİF HATALI:

Sayın Yıldız’ın özetle “FETÖ mensubu hakim-savcıların verdiği haksız kararları ve yarattıkları mağduriyeti gidermek için bu teklifi veriyoruz” demesi af beklentisi içinde olanların arasında aslında beraat etmesi gerektiği halde haksız yere mahkum edilmiş binlerce kişi olduğunu da kabul ettiği anlamına gelmektedir. Ki daha önce FETÖ mensubu hakimlerden birinin; hakimlik-savcılık sınavı sorularının sınavdan önce kendilerine verildiğini itiraf etmesi basına yansımıştı.

Türk yargısı maalesef yıllarca bu örgüte mensup, bulundukları makamlara layık olmayan kişilerin etkisi altında kalmış, binlerce rütbeli asker Balyoz, Ergenekon gibi davalarda ağır cezalara çarptırılmış, yıllarca hapis yatmıştı. Tabi onların mağduriyetleri ortaya çıktı ve geç de olsa hukuken giderilebildi. Ancak aynı örgüte mensup hakim-savcı güruhunun ve kolluk görevlilerinin aynı şekilde mağdur ettiği, avukat tutup da etkin bir savunmadan yararlanamayan, yıllardır yargılamanın yenilenmesi talepleri de reddedilen onbinlerce vatandaşımız var. Bu nedenle aslında öncelikle CMK.’nın 311 maddesine gerekirse açık bir hüküm eklenerek FETÖ nedeniyle ihraç edilen hakim-savcıların katıldığı mahkumiyet kararları hakkında sanıkların yeniden yargılanmaları sağlanabilir, bu kapsamda dosya içeriğine göre dava sonuna kadar infaz durdurma kararları da verilebilir. Beraat etmesi gereken kişilerin af teklifi ile mağduriyetlerini hafifletmek kanaatimce yeterli değildir.Zira suç işleyenler affedilir. Mevcut af teklifinin yanında gerekirse CMK.’nın 311. maddesine de açık bir hüküm eklenerek düzenlemeye gidilmesini ve etkin uygulama sağlanmasını daha doğru buluyorum.

Diğer yandan FETÖ mağduru olmayıp af beklentisi olanların da taleplerinin karşılandığını söyleyemeyiz. Zira teklif bir af değil, teklif kapsamındaki suçlar için ve toplam cezada 5 yıllık bir indirim öngörüyor. Teklif kapsamına alınması beklenip alınmayan veya beklenmeyip alınan çok ciddi suçlar var.

MHP’nin af teklifi hangi suçları kapsamıyor?

MHP.’nin Kanun Teklifinde kanun maddeleri tek tek sayılarak özetle devlete, hükümete, milli savunmaya karşı suçlar,kasten öldürme, işkence, cinsel suçlar, örgüt, terör suçları, Orman Kanuna ait suçlar, Atatürk aleyhine işlenen suçlar kapsam dışında bırakılmış.

Peki kanun teklifinin akıbeti ve yasa çıkarsa kapsamı ne olur?

Sayın Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın defalarca “Cezaevlerinde ciddi manada bir doluluk var, kabul ediyoruz. Tüm bunlara rağmen bir şey yapalım derken, öbür tarafta mağdur, mazlum meydana getirmeyelim. İlke şu; devlete karşı işlenenlerde devlet bu yetkiyi kullanabilir, ama şahıslara karşı işlenen olduğunda orada devletin böyle bir af yetkisi kesinlikle yoktur.” şeklinde görüşünü açıklaması sebebiyle mahkumlara yönelik bir düzenleme yapılacağını ancak çıkacak düzenlemenin kapsamı konusunda şu aşamada bir şey söylemenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Zira insanlara umut vermek de umutlarını kırmak da istemem.

Özgürlüğünüz değerlidir.

Av. Alper SARICA