Şüpheli….hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davasının durması kararının denetime uyulmadığından bahisle kaldırılmasına dair karar kanun yararına bozuldu.Ceza yargılamasında bazen tebligatın usulsüzlüğü bile tek başına şüpheli ya da sanığı büyük bir sıkıntıdan kurtarabilir. Bu nedenle her dosyada ve her ceza hukuku müessesi açısından ceza avukatının inceleyip değerlendirmesi gereken YÜZLERCE husustan biri de tebligatların usulüne uygun yapılıp yapılmadığıdır. Eğer tebligatlar usulsüz ise kararlar kesinleşmiş dahi olsa kaldırılabilir.

Şüpheli….hakkında, 05/06/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verilmiştir.

Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesi Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine 10/12/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Şüphelinin ilk çağrıya uymaması üzerine, ikinci kez uyarılı başvuru davetiyesi gönderilmiş, bu 2. davetiye de Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine 10/03/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Şüphelinin yapılan tebligatlara rağmen Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmemesi üzerine, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği” gerekçesi ile kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan cezalandırılması isteğiyle kamu davası açılmıştır.

Yapılan yargılama sonucunda Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/11/2017 tarihli ve 2016/857 esas, 2017/916 Sayılı kararı ile “sanığa çağrı yazısı ve tek uyarı yazısının ilk defa mernis adresine tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı ve dolayısıyla ısrar şartının gerçekleşmediği,” şeklindeki gerekçeye dayanılarak kovuşturma şartı bulunmadığından bahisle “kamu davasının durmasına” karar verilmiştir.

Cumhuriyet savcısı tarafından durma kararına karşı, “şüpheliye iki kez çağrı kağıdı gönderildiği, bu sebeple ısrar şartının gerçekleştiği” gerekçesiyle itiraz edilmiştir.

İtirazı inceleyen Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi 29/12/2017 tarih ve 2017/955 değişik iş sayılı kararı ile “şüpheliye yapılan tebligatta bir usulsüzlük bulunmadığı, … mahkemece verilen durma kararı kaldırılarak, yargılamaya devamla karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile itirazın kabulüne ve durma kararının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir.

Kesin nitelikteki bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilerek kararın bozulması istenmiştir.

Kanun yararına bozma talebine konu uyuşmazlık esasen“Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce gönderilen uyarılı başvuru davetiyelerinin şüpheliye tebliğ edilmesinde yasaya uygun davranılıp davranılmadığı”dır.

Talebi inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2018/1218 E. 2018/4480 K. 24.05.2018 tarihli kararı ile özetle;

“… Somut olayda, şüphelinin soruşturma aşamasında alınan kolluk ifadesinde adresini “Namık Kemal Mah. Esenler/İstanbul” olarak bildirdiği, üst arama tutanağında ise adresinin “Şahintepe Mah….Sok. No:… Başakşehir/İstanbul” olarak yer aldığı anlaşılmış olup, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce şüpheliye gönderilen uyarılı başvuru davetiyelerinin öncelikle Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca bilinen son adreslerine yapılması, bu adresler tebliğe elverişsiz ise Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine yapılması gerektiğinden, uyarılı başvuru davetiyelerinin doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine tebliğ edilmesi yasaya aykırı olup bu durumda ısrar koşulunun da gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğinden, mahkemece yasaya uygun olarak verilen durma kararına karşı Cumhuriyet savcısının itirazının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı ve kanun yararına bozma talebi yerindedir.

Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/11/2017 tarihli ve 2016/857 esas, 2017/916 Sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ve durma kararının kaldırılmasına dair Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarihli ve 2017/955 değişik iş sayılı kararının 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 24.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.

Yukarıda yer alan örnekte oldukça basit bir husus; tebligatın usulsüz yapılması nedeniyle kesin nitelikteki karara karşı kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulması, şüpheli hakkında dava açılarak mahkumiyet ve sabıka almasını engellemiştir.

Aleyhinize kesin olarak verilen kararlara karşı dahi umutsuzluğa kapılmayıp başvurabileceğiniz olağanüstü kanun yollarının mevcut olduğunu bilmelisiniz. Bu nedenle konuya hakim bir ceza avukatının desteğinden yararlanmanız yerinde olacaktır.

Özgürlüğünüz değerlidir.