Bir suçun mağduru olduğunuz ve şikayette bulunduğunuz halde şüpheli kişi veya kişiler hakkında savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına (takipsizlik kararı) karar verildiğini öğrendiniz. Şaşkınlık içerisinde takipsizlik kararına itiraz ettiniz fakat itirazınız da sulh ceza hakimliğince kesin olarak reddedildi. Nasıl olur? Bu haksızlık yanına mı kalacak? Adalet yok mu bu ülkede? dediğinizi duyar gibiyim.

Savcılıklar ve itiraz merci olan sulh ceza hakimlikleri yoğunluktan dolayı veya sehven bazen dosyalarla yeterince ilgilememekte ve hatalı kararlar verebilmektedirler. Hukuka aykırı olduğunu düşündüğünüz takipsizlik kararına karşı itirazda bulunduğunuzda itirazınızın reddine karar verilirse bu karar kesindir. Ancak mümkünse olağanüstü kanun yollarına hakim bir ceza avukatının desteğinden de yararlanarak kesin nitelikteki bu karara karşı kanun yararına bozma kanun yoluna gidilmesini talep edebilir, şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını sağlayabilirsiniz.

Aşağıda sunduğumuz yakın tarihli emsal kararda takipsizlik kararına (kovuşturmaya yer olmadığına dair karar) karşı itirazın reddi yönündeki kesin nitelikteki karar kanun yararına bozulmuştur; Dolayısıyla etkin bir soruşturma yaptıktan sonra SAVCILIK ZORUNLU OLARAK ŞÜPHELİLER HAKKINDA DAVA AÇACAKTIR.

“…Somut olayda müşteki şirket vekilinin müracaatında belirttiği haliyle … Genel Sigorta A.Ş. ile şüphelilerin ortaklığı ve yetkileri bulunduğu … Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan acentelik sözleşmesi sonrasında şüpheli şirket yetkililerinin sigorta primlerini müşteki şirkete intikal ettirmedikleri ve vadesi gelen 256.818,72 Türk lirası alacağı uhdelerinde tuttukları, şüphelilerin acentelik sıfatı sebebiyle kendilerine duyulan güveni suistimal ederek müşteki şirketle aralarında mevcut sözleşmenin fesih tarihinden sonra bile müşteki şirketin sigortalısı olan …Otomotiv A.Ş.’den prim tahsil ettikleri, müşteki şirketin müşterilerini başka sigorta şirketlerine yönlendirerek müşteki şirketi zarara uğrattıkları, böylece şüphelilerin hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri iddiasına dair yeterli ve etkin soruşturma yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla, tüm şüphelilerin ifadelerinin alınması, şirket kayıt, belge ve defterlerinin getirtilerek söz konusu ödemelerin şüpheli şirket hesabında usulsüz şekilde tutulup tutulmadığının tespit edilmesi, şüpheli …’nın soruşturma kapsamında dosyaya sunduğu 15.06.2016 tarihli savunma dilekçesinin ekinde yer alan ve müşteki şirket vekili tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2012/429 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibine dair borcun kaynağı ve miktarının anılan dosya aslının merciinden temini suretiyle incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur. Tüm şüphelilerin ifadeleri alınıp gösterecekleri deliller toplanılmadan, ayrıca her iki şirkete ait ticari defter ve kayıtlar incelenip, yapılan ödemelerin (taksit ve peşin ödemeler ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle) şikayetçi şirkete intikal ettirilip ettirilmediği, ettirilmediyse hangi şüpheli tarafından ettirilmediği, aynı şekilde şüpheli …’nın savunmasında belirttiği protokolün doğru olup olmadığı ile icra dosyası getirtilip, borcun kaynağı ile miktarı araştırılmadan, eksik soruşturmayla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi sebebiyle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28.12.2017 tarih ve 2017/5825 değişik iş sayılı kararının, 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, …” (T.C. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/3168 E. 2018/3106 K. 07.05.2018)

Özgürlüğünüz değerlidir.