Suçun konusunu 237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinde yer alan “resmi belge “ ve 210.maddesinde yer alan “resmî belge hükmünde sayılan belge” oluşturmaktadır.

Öncelikle “resmi belge “ nedir ? sorusunu cevaplamak gerekirse ;

Kanunun lafzına uygun olarak resmi belge; kamu görevlisi tarafından görevinin gereği olarak düzenlenen yazı, belge olarak nitelendirilebilir. Suçun faili kamu görevlisi olabileceği gibi herhangi bir şahıs da olabilir. Ancak Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği kamu görevlisi olmayan kişinin sahteciliğine göre daha ağır cezalandırılmaktadır (2.fıkrada düzenlenmiştir).

Resmi Belgede Sahtecilik suçu ceza kanunumuzun 204. maddesinde:

1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

3) Resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında arttırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre, resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiş olup, resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmi belgenin başkaları aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmi belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.

Suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tüm yönleri açısından araştırılarak hükme bağlanması doğrultusunda yerleşik içtihatları bulunan Yargıtay suçun manevi unsurunun oluşması için failde zarar verme bilinci bulunmasını aramaktadır.

Örneğin ;

“…Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır..” (YARGITAY 11. CD. 2007/8425 E., 2008/617K., 6.2.2008 T.)

Tüm bu nedenlerle suçun oluşup oluşmadığı hususunda gerekli inceleme ve savunmanın yapılabilmesi, haklarınızın korunması açısından bir ceza avukatının desteğinden yararlanmanız oldukça önemlidir.

Ekran Resmi 2015-09-30 13.45.30