Konya 17. Asliye Ceza Mahkemesi 11.06.2015 tarih ve 2014/253 – 2015/420 Sayılı kararı ile muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan Sanık ….’in mahkumiyetine , Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 18.03.2016 tarih ve 2015/8107- 2016/1801 Sayılı ilamı ile mahkumiyet hükmünün “ONANMASINA” karar verdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18.05.2016 tarih ve 16- 2015/357731 Sayılı itiraz yazısı ile; “ 04.02.2011 tarihinde haczedilen taşınır malların sanığa yediemin sıfatıyla teslim edildiği, 16.05.2012 tarihinde gidildiğinde ise mahcuzların mahallinde bulunmadıkları gerekçesiyle müsnet suçun sübutu kabul edilmiş ise de, 6352 Sayılı Kanun’un 38. maddesiyle İcra ve İflas Kanununa eklenen geçici 10. madde hükmü de gözetilerek, İcra ve İflas Kanununun 106/1 maddesinde 6352 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten evvel öngörülen taşınır mahcuzlarda hacizden itibaren geçerli bir yıllık satış isteme süresinin dolmuş olması nedeniyle, İcra ve İflas Kanununun 110. maddesi uyarınca mahcuzlar üzerindeki haczin başkaca bir işleme gerek bulunmaksızın bu tarihte kalktığı ve buna bağlı olarak da sanığın yedieminlik görevinin de sona erdiği, bu sebeple de yüklenen suç unsurları itibariyle oluşmamış olduğundan sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmolunduğu” düşüncesi ile CMK.’nın 308. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna başvurdu.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 05.04.2018 tarih, 2016/3901 E. 2018/984 K. Sayılı kararı ile; “Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere ve dosya içeriğine göre; 04.02.2011 tarihinde haczedilerek sanığa yediemin sıfatıyla teslim edilen malların muhafazası için haciz mahalline gidildiğinde malların yerinde bulunmadığı 16.05.2012 tarihli tutanakla tespit edilmiş ise de; suç tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nın 106 ve 110 maddeleri gereği hacizli taşınır malların hacizden itibaren bir yıllık süre içerisinde satışının istenmemesi halinde haczin başka bir işleme gerek kalmaksızın kalkacağı ve bu sebeple muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun hukuka aykırılık öğesi oluşmayacağından, atılı suçtan sanığın beraati yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi” nin hatalı olduğu gerekçesiyle

-Yargıtay C.Başsavcılığı’nın itirazının KABULÜNE,

– Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18.03.2016 tarih ve 2015/8107 – 2016/1801 Sayılı onama kararının 5271 Sayılı CMK’nın 308. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

-Konya 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.06.2015 tarih ve 2014/253-2015/420 Sayılı hükmünün BOZULMASINA karar verdi.

Eğer bir yakınınız hak etmediği halde veya hak ettiğinden fazla ceza aldıysa cezası onanarak kesinleşse dahi mümkünse olağanüstü kanun yollarına hakim bir ceza avukatından da destek alarak Yargıtay C. Başsavcılığı’na CMK.’nın 308. Maddesi uyarınca itirazda bulunması için başvuruda bulunabilirsiniz.

Özgürlüğünüz değerlidir.