Anayasamızın 137. maddesinde kanunsuz emir;

“Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. (Anayasa’daki bu düzenlemeye uygun olarak TCK.’nın 24. maddesinde de düzenleme yapılmıştır.)

Burada ilk sorun 20 yaşında askerlik görevini yapan bir kişi üstünden aldığı emrin kanunsuz olup olmadığı ve emri yerine getirmemesi halinde emre itaatsizlikle suçlanıp suçlanmayacağı konusunda değerlendirme yapabilecek, emri sorgulayabilecek “hukuki bilgiye, eğitime ve EN ÖNEMLİSİ insiyatife” sahip midir? “Komutanım ben sizin emrinizi kanuna aykırı görüyorum, yerine getirmiyorum diyebilir mi?” veya üstü tarafından verilen emir, erin kanuna uygunluk denetimi yapabilmesine ne derece müsait ve detaylıdır? “Komutanım sen bize iyice bir anlat hele biz bu boğaz köprüsünü, yolu neden kesiyoruz?, ona göre ben sizinle gelip gelmeyeceğime karar vereyim” diyebilir mi?

İkinci sorun düzenlemeye göre kanuna ve mevzuata aykırı olan ve fakat suç teşkil etmeyen emirler vardır, bunları kişi bilmelidir ve üstü tarafından yazılı olarak yinelenirse yerine getirmelidir, suç teşkil edenleri ise yerine getirmemelidir. Hukukçular dahi bu ayrımı yapmakta zorlanacakken bir de maddeye Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır. cümlesini eklediğiniz zaman konu bir er için iyice içinden çıkılmaz hale gelmektedir.

Özetle; Askerliğe ilk başladığı andan itibaren emre itaat etmesi gerektiği öğretilen, insiyatifi sıfırlanan,üstünden aldığı emri yerine getirirken gecikme göstermesin diye aldığı emri sorgulama, eleştirebilme, yorum yapma gücü yok edilen, durumu halk arasında “askerlikte mantık aranmaz”, “emir demiri keser” gibi sözlere konu edilen bir erin darbe teşebbüsü sırasında içinde bulunduğu koşullar ve eylemlerinin seviyesi titizlikle incelenerek değerlendirilmeli ve en önemlisi erlere özellikle devlete karşı işlenebilecek suçlara yönelik anlaşılır hukuk eğitimi verilmelidir.

Hiçbir şeyden haberi olmaksızın rütbeli darbeciler tarafından bir anda vatandaşlarımız ile karşı karşıya bırakılan mehmetçikler için sorunun çözümü ise yine mevzuatımızda, TCK’nın 30. maddesinde saklıdır. Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki unsurları bilmeyen bir kimse kasten hareket etmiş olmaz. Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulları gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılmaz.

Yani TCK’ya göre bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi nedeni ile fiili gerçekleştiren kimsenin kasten hareket ettiği kabul edilmez ve cezalandırılmaz. Üstleri tarafından ‘tatbikat var’ gibi gerekçelerle kandırıldıklarını iddia eden ve eylemlerinin kapsamı itibari ile bu savunmalarının aksi kanıtlanamayan erlerin ceza sorumluluğunun doğmayacağı kanaatindeyim.

Ekran Resmi 2015-09-30 13.45.30